Eğitime adanmış bir ömür
Eğitim konusu sık sık gündeme gelen bir konudur. Sistem tartışmaları bitimsizdir. Misal, son kılık -kıyafet yönetmeliği çoğu kesimden olumsuz tepkiler almaktadır. Bugünkü konuğum Eğitim Müfettişi Mevlüt Ergin. Yıllar öncesinde gerçekleşmesi gereken sõyleşimiz türlü nedenlerden dolayı bugüne sarktı.
Mevlüt Ergin 1958 Erdemli doğumludur. İlk ve orta okulu Erdemli'de, lise ve eğitim enstitüsünü Mersin'de tamamlamıştır. Geçimini tarım ve hayvancılık ile sağlayan ailenin, altı çocuğundan en küçüğüdür. Yörenin tanınmış köklü ailelerinden gelmektedir. Dedesi 1915 yılı Çanakkale şehididir. Babası yetim büyümüştür. Babaannesi ve dayısı aileye sahip çıkmış, onları yetiştirmiştir.
Dönemin şartları oldukça zorluydu. Mevlüt Hoca geldiği yerin, ailesinin ve kendisinin yaşadığı koşulların bilinciyle büyümüştür. Oradan aldığı gelenek ve görenekler, tüm yaşamını, eğitime bakış açısını şekillendirmiştir. 1950-70 arası doğanlara yönelik olumlu paylaşımlar yapılır. Mevlüt Ergin de hayata bakışı ve duruşuyla o neslin tipik bir örneğidir. Altın nesil olarak tarif ettiğim bu neslin ne yazık ki sayısı giderek azalmaktadır. O bakımdan yaşayanların kıymeti bilinmeli, tecrübelerinden yararlanılmalıdır.
Mevlüt Ergin Hoca'yla yıllara dayanan muhabbetimiz vardır. Kendisi beyefendi ve donanımlı kimliğiyle bende büyük intiba bırakmıştır. 1978 yılında egitimcilige başlayan hocamız yurdun çeşitli bölgelerinde, öğretmen eşiyle birlikte yoğun mücadeleler vermiştir. Çalıştığı birimlerde hizmet içi eğitim kurslarına katılmış, yetişkinlere okuma-yazma kursları vermiş, sınavlara hazırlanan öğrencilere fahri olarak yardımlarda bulunmuştur.
Okullarda eşiyle birlikte millî bayramların ruhuna uygun kutlanması için programlar hazırlamışlar, milli konularda, insan ve doğa sevgisi üzerine piyesler hazırlayarak, öğrencilerin ve yetişkinlerin ufkunu açacak çalışmalar yapmışlardır. İdealist öğretmenlik nedir, bunun güzel örneklerini sergilemişlerdir.
Mevlüt Hoca, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde Eğitim Yöneticiliği ve Denetçiliği Ekonomi ve Planlaması Bölümünü bitirerek lisans diploması almayı başarmıştır. 1994 yılında Mersin'e müfettiş olarak atanmıştır. Mersin ve Adana'da müfettişlik görevinin ardından kendi isteğiyle 2015 yılında emekli olmuştur. Böylece 16 yıl öğretmenlik ve yöneticilik, 21 yıl müfettişlik olmak üzere 37 yıl eğitim, öğretim ve denetim alanlarında görev yapmıştır. Çalışma hayatı boyunca birçok maaşla ödül, teşekkür ve takdir belgeleriyle onurlandırılmıştır.
Eğitim, bireyi mutlu edecek, toplumu yüceltecek, istendik davranışların kazandırılması, bireye etki eden olumsuz davranış ve düşüncelerin sõndúrülmesi, bireyde doğuştan gelen yeteneklerin ortaya çıkarılarak, yetenekleri doğrultusunda eğitilmesi olarak tanımlanır. Mevlüt Hoca bu tanımlamaya uygun davranmak için özel gayret göstermiştir.
O, eğitimin ailede başlaması gerektiğine inanır. Aile okul işbirliğini önemser. Okuma alışkanlığı kazandırılması, telefon tablet kullanımının sınırlandırılması, başarıların ödüllendirilmesi, çocukların yaşı ve yeteneğine göre çeşitli kurslara, spor dallarına yönlendirilmesi gibi başlıkları önerir.
Ülkemizde mesleki ve teknik eğitimin yerleşmesini, yurtların, devlet teşvik ve desteklerinin artmasını savunur. Çocukların adabı muaşeret kurallarını bilmelerini ister.
Kendince ara ara sosyal medyada eğitici yazılar yazmakta ve yapıcı yorumlar yapmaktadır. İçinde siyasi bir duygusu var ise de 'Doğruya doğru, yanlışa yanlış' diyen bir karaktere sahiptir. Hoca, devlet hizmetinde çalışan iki erkek evlat sahibidir. Emeklilik hayatını eşiyle birlikte Mersin'de sürdürmektedir.
CAN HAVLİYLE
"Şifa, hastanın öyküsünde saklıdır"
Küçülen dünyada etkileşim o denli artmıştır ki bir başka ülkede meydana gelen olaylar ve oralarda alınan kararlar diğer ülkeleri de yakinen ilgilendirmektedir. O bakımdan 'bana ne Suriye'den, bana ne Almanya'dan, Amerika'dan' diyemezsiniz. İletişim araçları, gelişen ticari, turistik imkânlar uzakları yakın kıldı.
Trump'ın ikinci kez ABD başkanı seçilmesiyle dünyada oluşan kısmi iyimserlik, yerini Trump'ın alışılmışın dışında açıklamarıyla dağılmaya başladı. ABD, 2024 rakamlarıyla 23.5 trilyon/yıl dolarlık ekonomik büyüklükle dünyanın lideridir. İkinci sıradaki Çin'in 18.4 trilyon/yıl dolarlık ekonomik büyüklüğü vardır.
Dünya genelinde yılda ortalama 80 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklük vardır(Türkiye 2024-1.2 trilyon dolar). ABD ve Çin dünyanın yarısı kadar bir ekonomik büyüklüğe sahiptir. İki ülke arasında yaşanacak olası ticari savaş dünyanın geri kalanını olumsuz yönde etkileyecektir.
Trump adeta tüm dünyayı karşısına almışcasına çıkışlar yapıyor. Uluslararası kuruluşlara verdiği desteği çekmekten, yüksek gümrük vergilerine, ambargolardan, toprak taleplerine değin, diplomatik nezaketi aşan dille saldırıya geçiyor.
Peki nedir Trump'ı agresif kılan şey? Bu, ABD'nin içine düştüğü derin bunalımlarla alakalıdır. Evet ABD halihazırda dünyanın en büyük ekonomik ve askeri gücüdür. Emperyal bir imparatorluktur ama aynı zamanda dünyanın en borçlu ülkesidir (36 trilyon dolar borç). Suç oranlarında, çeteleşmede birinci sıradadır. Evsizler, kaçak göçmenler, sağlık sistemi, bireysel silahlanma, uyuşturucu satışı ve kullanımı bakımından çok sıkıntılı bir ülkedir. Kurumları hantal ve verimsizdir. Altyapısı eskimiş ve yenilenmeye muhtaçtır.
ABD dünyada en zengin ülkedir fakat yüzde 60 civarında vatandaşının kenarda bin dolar dâhi birikimi yoktur. Gelir dağılım adaletsizliği had safhadadır. Verimlilik ofisinin başına getirilen Elon Musk, ülkeyi sıkıntılı günlerin beklediğini söylemektedir. Hantal devlet savurganlığı, aşırı savunma harcamaları, dünya sathındaki üsleri, operasyonları para yutmaktadır. Borçları çevirmek günden güne zorlaşmaktadır.
Bunu iflas öncesi zengin ailenin durumuna benzemek çok mümkündür. Dışarıdan bakıldığında her şey normal gibi görünür. Ancak evin reisi işleri döndürmek için olağanüstü çaba içindedir fakat bunu çocuklarına, çevresine yansıtmak istemez ta ki ipler tamamen kopana dek.
Devletler genellikle krizlerden savaşlarla çıkarlar. Bir araştırma sonucuna göre büyük devletlerin, medeniyetlerin ömrü 340 sene imiş. 1689 yılında başladığı düşünülen Batı medeniyetinin sonu bu yıllara denk gelmektedir.
ABD son çeyrek yüzyılda enerjisini ve parasını İslam coğrafyasında harcadı. Buradan İsrail'in güvenliği dışında gelir elde edemediği gibi 8 trilyon dolar da para harcadı.
Yeni dönemde ABD, Trump'ın işadamlığı tecrübesini de kullanarak para getiren adımlar atmak istiyor. Potansiyeli Amerika, Avrupa kıtasında ve Uzakdoğu'da görüyor. Grönland, Kanada, Meksika, Panama, Pasifik Adaları toprak talebi, bunun bir parçası. Avrupa'da da işbirliği yapacağı hükümetler arzuluyor. Çin ile de bir bilek bükme yarışına giriyor.
Yeni dönemde can havliyle saldırıya geçmek isteyen bir ABD görmekteyiz. Trump buradan bir zaferle çıkabilir ama büyük ölçüde sonu hüsranla bitecek veya kendisine suikast girişimiyle sonuçlanacak buhranlı bir süreci beklemek de sürpriz sayılmayacaktır.