Kılıçdaroğlu yine yaptı yapacağını. 3 Aralık Cumartesi İstanbul ‘da partisinin vizyonunun anlatıldığı ikinci yüzyıla çağrı toplantısı hepimiz için umut oldu.
Kılıçdaroğlu geçmişte de yaptığı gibi hep büyük hamleler yapıyor. Ne yapmıştı geçmişte? Büyük adalet yürüyüşü. Adalet kurultayı. İyi partiye verdiği milletvekilleri ile İyi partiyi meclise taşıması. Geçmişte oluşturduğu millet ittifakı. Millet ittifakını büyüterek oluşturmuş olduğu altılı masa. Şimdi de 70 kişiden oluşturduğu kadro ve 3 Aralık cumartesi İstanbul’da gerçekleştirmiş olduğu ‘’ ikinci yüzyıla çağrı toplantısı’’.
Kılıçdaroğlu birlikte çalışmayı seviyor. Uzlaştırıcı bir karekteri var. Partinin hedeflerinin anlatıldığı programda bir çok kişiye yer verdi. Sayın Erdoğan’ın yaptığı gibi ; ‘’ö…
İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI ÜZERİNE BİR DENEME
Hani hep diyoruz ya “kadın cinayetleri politiktir”.Kesinlikle bulunduğumuz siyasi ortam tam da bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Yeniden Refah Partisi seçimlerde AKP ile ittifak için birtakım şartlar öne sürdü. Nedir bunlar, öncelikle bunu anlatayım.
Yeniden Refah Partisi AKP ile yapmış olduğu mutabakat metninin 15,16 ve 17. Maddelerinde İstanbul Sözleşmesini ve 6284 sayılı yasayı konu alıyor.
Öncelikle İstanbul sözleşmesinin iptalinin TBMM’ ce oylanmasını ve uzantısı olan 6284 sayılı yasanın gözden geçirilerek, aile bütünlüğünü bozan hükümlerin ayıklanmasını, sapkınlıkların önlenmesini, toplumsal cinsiyet eşitliğinden vazgeçilmesini, LGBT derneklerinin kapatılmasını, zinanın suç sayılmasını, dini ve manevi eğitimin uygulanmasını, süresiz nafakanın kaldırılmasını ön koştular. Bu talepleri kabul edildi.
İstanbul Sözleşmesi en temel insan hakkı olan yaşam hakkını yani kadının yaşam hakkını korumak noktasında sözleşmeci devletlerden bir takım yükümlülükleri yerine getirmesini istiyor.
İstanbul Sözleşmesi bir uluslararası sözleşme olduğu için iç hukuktaki tüm mevzuatın hatta Anayasa’nın da üzerinde olan bir sözleşme idi. İç mevzuatın İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı olması halinde öncelikli olarak İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması gerekmekteydi.
İstanbul sözleşmesi imzacı devletlere , kadına şiddet noktasında , ÖNLEME, KORUMA, POLİTİKA GELİŞTİRME” konularında devlete yükümlülükler yüklüyor.Şiddetin önlenmesi noktasında şiddet önleyici kanunlar yapmak konusunda devlete görev yüklüyor.
Bu kapsamda devletin sivil toplum örgütleriyle birlikte çalışmasını istiyor. Devletin bu konuyu eğitim sistemine dahil ederek vatandaşların eğitilmesi konusunda devlete yükümlülük yüklüyor. Şiddet mağdurlarının korunması için devlete baskı yapan bir mekanizma içeriyordu.Eğer tüm bunlara rağmen bir şiddet olayı yaşanmışsa devletten etkin bir soruşturma yaparak şiddet faillerinin cezalandırılmasını istiyor.
Bir gece ansızın İstanbul sözleşmesinden Cumhurbaşkanımız tarafından verilen kararla çekildik. Dendi ki İstanbul sözleşmesi kalksa da 6284 sayılı kadına şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesine ilişkin kanun var. 6284 sayılı kanun İstanbul sözleşmesi ne dayanılarak çıkarılan dayanağı İstanbul sözleşmesi olan bir kanundur. Bir yerde İstanbul sözleşmesi’ni iç hukukta etkili bir şekilde uygulamak için çıkarılan bir yasa.
6284 sayılı yasanın getirdiği birkaç düzenlemeden bahsetmek gerekirse , şiddet uygulayan eşin herhangibir yargılama yapılmadan evden uzaklaştırılması , şiddet uygulayan eşin mağdur olan eşin işyerine yaklaşmaması , telefonla rahatsız etmemesi, tehdit, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması diyebiliriz. Bunun gibi daha bir çok şeyi sayabiliriz.
AKP de seçimden galibiyetle çıkabilmek için bir avuç oy için Yeniden Refah Partisinin bu taleplerini kabul etti. Nitekim İstanbul sözleşmesinden de tarikatların baskısı neticesinde Cumhurbaşkanımız bir gece ansızın çekilmiştir.
Hak deyince aklımıza başlıca çalışmaya ilişkin haklar, sosyal haklar, siyasal haklar gelmektedir.Ama tüm bunlardan önce gelen yaşam hakkıdır. Yani anlayacağınız tüm diğer haklardan önce yaşam hakkı var. Yaşam olmadan diğer hakların olmasının imkanı yok.
İşte Yeniden Refah Partisi sözkonusu bu talepleriyle , kadının yaşam hakkının kaldırılmasını istemiş, kadını adeta erkeğin insafına bırakmıştır. Bunun kabulü mümkün değildir. Çok az oy için , kadının yaşam hakkı gözden çıkarılmış, siyaset konusu haline getirilmiştir.
İşte tam da bu noktada kadınlara ve aydın düşünen erkeklere çok büyük görevler düşmektedir. Gelin kadınlar bu mutabakat metnini kabul eden Cumhur ittifakına oy vermeyelim. Kadının her türlü hakkını koruyacağını , iktidara geldiğinin ilk haftasında İstanbul Sözleşmesini uygulayacağını söyleyen CHP ‘sine oy verelim.Burası bir İran, bir Afganistan, bir Pakistan olmadan kadınlar olarak üzerimize düşeni yapalım. Sandıkta oyumuzu kullanırken, düşünerek kullanalım. Olmaz diye düşünmeyin. Bakın bir gecede İstanbul Sözleşmesi’ nden çekildik. Bir avuç oy için Yeniden Refah Partisi’nin yukarda belirttiğimiz talepleri kabul edildi.
Gün dayanışarak oy kullanma günü . Sandıktan çıkan sonuç başta biz kadınların geleceği olacak. Unutmayalım!
Alıntı:Güney Gazetesi